Ozan İhlasi Şiirleri 8
İki Değil mi
Bir görünüp birisini saklayan Riyakârın yüzü iki değil mi Yağdığında kara yeri aklayan Yağan karın yüzü iki değil mi
Ölçülmez ki kırkta birlik nisabın Masadıyla yalnız kalan kasabın Topla çıkar ödediğin hesabın İki yüzün yüzü iki değil mi
İHLÂSÎ’yim penceremden gördüğüm Bende imiş gizemine erdiğim Yaslanıp da şu sırtımı verdiğim O duvarın yüzü iki değil mi...>>
İlahi Adalet
Dostlarım hatırdan yâd eder iken Bir çift güzel sözü kaldı den bana Dualar kabrimi şad eder iken Dünyadan kısmetin aldı den bana
İnsan fani amma doymuyor gözü Eğer kıracaksa söylemem sözü Bir kuru nefestir baharı yazı Nefsini ezerek soldu den bana
Düğün olur bayram olur hatırlan Şiirlerim sözüm kalır hatırlan Kara toprak beni alır hatırlan Gönüllerden biten güldü den bana
Adaletten ayrılmadım şaşmadan Doğru yoldan gider iken düşmeden Hak yoluna doğru akan çeşmeden Hakikat ehlinden doldu den bana
İHLÂSÎ kör nefis insanı güder İlahi adalet tecelli eder Dönüşü olmayan bir yola gider İnsandı insanca öldü den bana...>>
İnsan
Düşünüp derince görüp derince Derinden derine dalmalı insan Ölü de diriye ibret verince Anlayıp hisseyi almalı insan
Hak için gayretle çalış çabala Dönünce emek de meyveli dala Fikir şerbetini süzerken bala Sohbette lezzeti bulmalı insan
Yunusça düşünüp Yunus’ça gezip Hayat menzilinde sırları çözüp Nefsini bağlayıp nefsini ezip Selamı pay edip salmalı insan
Zamanı bulmalı anın içinde Bulmalı birini binin içinde Sormalı canları canın içinde Sevgi pınarından dolmalı insan
Mertlik hırkasını sırtına giyip Yolumuz erenler yoludur deyip Beraber bölüşüp beraber yiyip Birlik beraberlik olmalı insan
Aşılmaz dağlarda düz olmak lazım Mazluma ağlayan göz olmak lazım Gönüllere girip haz olmak lazım Orada yer bulup kalmalı insan
Yıllar kadar uzak an kadar yakın Yaptığın her işin olsun yüz akın İncinme incitme bir kulu sakın Kendi kendisini bilmeli insan
Yürekten doğmalı gönül güneşi Menzile yürürken bulursan eşi İcra eder iken makamda beşi Kötülük ve kini silmeli insan
Ben benden büyüğüm cihana sığmam İğneden geçerim iğneye değmem Kulları incitip boynunu eğmem Gül gibi yaşayıp solmalı insan
Bir yol vardır gider yoldan da öte Tohum tanesinden sonsuz nimete İHLÂSÎ muhtaçtır daim rahmete Hakk’ın kapısını çalmalı insan...>>
İnsandan İnsana Gider
Sonsuza dek bitmez bir yol İnsandan insana gider Her insan bir kâinattır Çözersen ihsana gider
Bütün dünya benim yarım Can içinde canda varım Güneş doğar ben doğarım Zamandan zamana gider
Yer durdukça göğe bakar Var sen ondan mânâ çıkar Gönülden ırmaklar akar Ummandan ummana gider
Derman dertle yan yanadır Toprak ebedi anadır Gece görene aynadır Esrarında mânâ gider
Gir damlaya yüz içinde Gölgesi var köz içinde İhtişamı göz içinde Cihandan cihana gider
İHLÂSÎ’yim Arz’a girdim Şekil aldım tarza girdim Geldim geri farza girdim Can dolanır cana gider...>>
İnsanın İçinde İnsan Özledim
Yalan dünya sarayında hanında Kim oturdu kimler yattı kim kaldı Zengine sor ne götürdü yanında Kimler vardı kimler bitti kim kaldı
Çarkın döner amma adil değilsin Neden insan bir insana eğilsin Nimetlerin eşit eşit dağılsın Kimler geldi kimler gitti kim kaldı
Nicesini ağlatırsın boşuna Yiğitleri bağlatırsın boşuna Namertlere dağlatırsın boşuna Kimler abat kimler battı kim kaldı
Devranında düzeninde zengine Gir bakalım bukalemun rengine Yol vermedin yükseklerden engine Kimi aldı kimler sattı kim kaldı
İHLASÎ nin yüreğini dağladın Kaç desise kaç düzene bağladın Tüm imkânı haksızlara sağladın Kara toprak kimler yuttu kim kaldı...>>
İnsanlığı Yıkar
Cehalet sönmeyen kordan ateştir İnsanlığı yakar insanı yakar Şeytan ile gardaş kötüye eştir İnsanlığı yıkar insanı yıkar
Mümkün mü cahili ikna edesin Hayvan değil ki bu yayıp güdesin Yola gelmez birlik yola gidesin İnsanlık da bıkar insan da bıkar
Düşünüp de varmaz işin özüne Doğruyu tutup da soksan gözüne Yürümez yolunda gelmez izine İnsanlıktan çıkar insandan çıkar
Ne zehir acıdır ne kılıç keser Birer ibretliktir birer de eser Ne balyozlar kırar ne yontar keser İnsanlığı döker insanı döker
Hesabı kitabı olmaz cahilin Gerçekten testisi dolmaz cahilin Kesilip arkası gelmez cahilin Tüm insanlık çeker İHLÂSÎ çeker...>>
İstemem
Dedim nazlı yâre ben kurban geldim Dedi ben kurbanım, dedi istemem Dedim al canımı koydum önüne Dedi çoktan öldüm dedi istemem
Dedim muradımı ver de gideyim Dedi geçti artık murad nideyim Dedim bedelini söyle ödeyim Dedi dünü sildim dedi istemem
Dedim merhem sende benim yarama Dedi boşa bende çare arama Dedim ümidimse bitmez var ama Dedi naçar kaldım dedi istemem
Dedim sevdan ile oda yanmaktır Dedi er olana bil dayanmaktır Dedim bu sevdamı sana sunmaktır Dedi bende bildim dedi istemem
Dedim yüreğimde sarayın köşkün Dedi kulu musun bağlandın aşkın Dedim İHLASÎ’ye der misin düşkün Dedi ona gül’düm dedi istemem...>>
İş Bitmez
Âdem’den bu yana bu insanoğlu Kimi yıkar kimi yapar iş bitmez Kurduğu boş hana bu insanoğlu Biri yürür biri kopar iş bitmez
Eker biçer mahsulünü toplamaz Bir dağ olsa bir karış yer kaplamaz Ok atsa da hedefine saplamaz Uğraşsa da apar topar iş bitmez
Saray yapar otağ kurar kendince Sultan olur hüküm sürer kendince Bilen olur karar verir kendince Kavil tutmaz zaman sapar iş bitmez
Birisi ölürken birisi beler Birisi ağlarken birisi güler Birisi bağ diker biri dağ deler Amma kişi nefse tapar iş bitmez
İHLÂSÎ’yim seyreyledim bu hanı Yapa yapa kim bitirmiş cihanı Çalışmakla bitirdim de bu canı Toprak beni sarar öper iş bitmez...>>
İşe Bakınca
Dünya oluşmadan sular inmeden Ben beni görürüm yaşa bakınca Çok sema dolaştım buza dönmeden Ne hikmet görürüm kışa bakınca
İnsan halk olmadan âlem yok iken Şifa hanesinde elem yok iken Yazı icat değil kalem yok iken Manalar görürüm taşa bakınca
Varlık âleminde yokluk şehrinden Zamanın içinde zaman behrinden Kaç ummana aktım hayat nehrinden Nelere şahidim başa bakınca
İHLÂSÎ yer benim göğü bilen yok Bu âlemden göçüp geri gelen yok Burada çok öldüm orda ölen yok Çözülmez esrar var işe bakınca...>>
Kalemin Ucunda
Tartışılmaz istisnasız hep kalemin ucunda Kanun koyar ceza yazar cop kalemin ucunda Cahil olan ağaç sanır kılıçtır padişahtır Ferman yazar idam eder ip kalemin ucunda
Ucunda mim kendi elif esrarında tüm âlim Döndüm baktım bir yazan var bu güne dek vebalim Hesapsızca geçti zaman hakeme ayan halim Yerle gök altından geçer top kalemin ucunda
Kalemin ucunda hesap kâtibin elindedir Yaldızlayıp nakış döker hatibin elindedir Farzı beştir şartı altı zatı bin elindedir Derde derman bulunursa hap kalemin ucunda
Hap kalemin ucundadır yazar çizer toplarsın Kârı da ve zararı da onunla hesaplarsın Bilimi sen kullanırsan insanlığı kaplarsın İHLÂSÎ’niz hekim arar tıp kalemin ucunda...>>
Kalkmıyor
Şu sineme yağar tipi boran kar Kış beni dağ sandı kondu kalkmıyor Dert arasan her türlüsü bende var Bağrımda buz tuttu dondu kalkmıyor
Boz dumanlar eksilmedi başımdan Çöle ark bağladım gözüm yaşından Sinem duman duman yâr ataşından Tutuştu kor oldu yandı kalkmıyor
Esen yeller dağdan dağa savurdu Saca döktü tandırında kavurdu Felek hay eyledi pençesin vurdu Ömrümü pay etti bandı kalkmıyor
Bu sene de gurbet kesti yolumu Zara düşmüş şu perişan halımı Dolu vurdu ayaz kırdı dalımı İHLÂSÎ’yi düşman sandı kalkmıyor...>>
Kangal’dan Gürün’e Aşarken Yolu
Kangal’dan Gürün’e aşarken yolu İHLÂSÎ’yi görmeyen göz göz müdür Dört kitaba bağlı her iki kolu İHLÂSÎ’ce olmayan söz söz müdür
Kalemim sır dolu kâğıt manidar Çok anım var benim öğüt manidar Mızraptan yaş akar ağıt manidar İhlâs ile çalmayan saz saz mıdır
Bir kanadı yerde biri de gökte İçinden dökülür hikmetli nükte Katar çekmez bil ki ağırdır yükte İhlâs’lıca yanmayan öz öz müdür
Nice âşık gördüm ben de şaşırdım Nice gündüz oldum güneş aşırdım İçerimde bitmez sevda taşırdım İHLÂSÎ’yi yakmayan köz köz müdür
Birazcık hikmete bulaştım amma İki dünya gezdim dolaştım amma Zor oldu menzile ulaştım amma İHLÂSÎ’ye görünen düz düz müdür
Dört kapıyı kırk makamı geçmeden Makassız hülleyi dikip biçmeden Bir defa konup da bin kez göçmeden İHLÂSÎ’de var olan yaz yaz mıdır...>>
Kara Bahtım Bitmez Benim
Yaralamış felek beni Dertlerim var bitmez benim Eler ince elek beni Gam kederim gitmez benim
Aktım amma coşamadım Doldum içten taşamadım Her gün öldüm yaşamadım Kara bahtım yitmez benim
Fani dünya dar geliyor Nefes almak zor geliyor Deseler ki yar geliyor Elim kolum tutmaz benim
Gülşenimde gülüm soldu Görmeyeli yıllar oldu Muradımız yarım kaldı Mutluluğu tatmaz benim
Kaderimi yazan vardır İHLASÎ’yi üzen vardır Gönlümde hep hazan vardır Gönül kuşum ötmez benim...>>
Kârı Ne
Deli gönlüm bağlanma sen boş bu dünya kârı ne Gider iken handan göçün sana kalan varı ne Eyüp sabrı taşıdım ben dediler ki bu mecnun Sığındım ben Yaradan’a şu feleğin zoru ne
Ne desem de anlamazsın borandayım kıştayım Beni bende arıyorum gözümdeki yaştayım Huda’ya giden bu yolda nefsimle savaştayım Kör nefsimi bağlamışım avcıların toru ne
Turabım ben Hak yoluna savrulurum ben ona Şaşırmasın menzilinden gelir iken can sona Gider iken pür ü pakça naaşım kabre kona Can sende baki değilse düşün canın kârı ne
Divanından hiç kalkmasam başım daim eğilse Düşün bu can neye yarar baş secdede değilse Gidişim çetin olsa da düz eğilip büğülse İHLÂSÎ içten yanıyor gör lavların harı ne...>>
Karlarını Fakirlere Yağdırdın
Gözlerin kör ola yalancı dünya Karlarını fakirlere yağdırdın Zenginimiz gider tatile aya Zarlarını fakirlere yağdırdın
Değişmedi kurulalı bu huyun Ağası bitmiyor bizim bu köyün Böyle gitmez bozulmalı bu oyun Şerlerini fakirlere yağdırdın
Eşit geldik çırılçıplak efendi Haksızlık zorbalık insanı yendi Kul hakkı yiyenler köşeyi döndü Torlarını fakirlere yağdırdın
Çok plan kuruyor planı boşa Bunca ayrım yaptın olanı boşa Gözü doymazların talanı boşa Harlarını fakirlere yağdırdın
İHALSÎ dürüstlük etmiyor para Beyler hep oturmuş olanca vara Bir türlü yoksula gelmiyor sıra Zorlarını fakirlere yağdırdın...>>
Kendi İçinde
İnsanı insanda hikmeti Hakk’ta Okudum öğrendim kendi içinde Anladım ki deva değil uzakta Yaranın merhemi bendi içinde
Kendini kendinin içinde ara Hükmetse dünyada olanca vara Çekilir tüm canlı nefsiyle dâra Acizliği vardır fendi içinde
Ne güzellik varsa sen insanda say Ruhu güzellikle edince kalay Ya güneş olur ya da dolunay Masumluk mağruru yendi içinde
İnsanın özünde Kâbe kapısı Muhammet edebi alsa hepisi Benzemez bir şeye köşkü yapısı Gül yürekler girip döndü içinde
İnsandaki sırrı çözersen sen de İçindeki derya yüzersen sen de İHLÂSÎ'm yol bulup gezersen sen de Nice kor ateşler söndü içinde...>>
Kısmet Değilse
Kimisi ummanın içinde olsa Damla nasiplenmez kısmet değilse Kimisi bitmeyen varlıkla dolsa Zerre dahi yenmez kısmet değilse
Başucuna gelse dağlar dikilse Gök yarılsa şu kara yer sökülse Gani gani nimet taşsa dökülse Boğazından inmez kısmet değilse
Gece gündüz bitmez ırat biçilse Hazinenin kapıları açılsa Sığmayıp da yeryüzüne saçılsa Bu çark sana dönmez kısmet değilse
Sis içinde derya suyu saklarken Karanlığı sarı güneş aklarken Gizli gizli rızk dağıtan yoklarken Susar dilin denmez kısmet değilse
Katar olsam dost kervana katılsam Sevgi olsam pazar pazar satılsam İbrahim’ce ateşlere atılsam İHLÂSÎ de yanmaz kısmet değilse...>>
Kış Dolanır
Hele gönlümün dağında Gelir gider kış dolanır Gözlerimin çanağında Çağlar akar yaş dolanır
Bahar gelmez güzü bende Hiç dinmeyen sızı bende Silinmez bu yazı bende Bende bensiz baş dolanır
Bazen yağdı bazen esti Umudumu felek kesti Bana imiş bütün kastı Düzde gitsem taş dolanır
İHLÂSÎ’yim yan özüne Dert bende bin bir düzüne Baktım o yârin gözüne İçerimde kaş dolanır...>>
Kim Bilir
Kim bilir kimde nasıl nerede doğacağım Kim bilir hangi anne hangi baba yârdan Kim bilir kim dikecek bahçede ağacımı Kim bilir kimle vücut bulur etten duvardan
Kim bilir nerededir kimse bilemez köyüm Kim bilir kaderimi ecelimi ey beyim Kim bilir ölünce üstüme dökülen suyum Kim bilir hangi göze ırmak hangi pınardan
Kim bilir hangi dağdan benim o mezar taşım Kim bilir hangi tarla hangi başakta aşım Kim bilir nerelerde nasıl dolaşır başım Kim bilir hangi dua kurtarır beni dardan
Kim bilir hangi pamuk tarlasındandır bezim Kim bilir avcı nasıl takipte sürer izim Kim bilir bak nelere şahit olacak gözüm Kim bilir cennetimi o gelecek bahardan
Kim bilir ki kısmetimi gaip nerede saklı Kim bilir o gördüğün görünenden çok farklı Kim bilir düz dediğin bütün yollar zikzaklı Kim bilir özüm yanar içimdeki buhardan
Kim bilir ben ne zaman ne ile güleceğim Kim bilir kaç badire geçip de geleceğim Kim bilir bir sivilce bir marazla öleceğim Kim bilir düşeceğim uçurumdan ya yardan
Kim bilir ki beyaz süt, yeşil çimenden ottan Kim bilir ki hücremi tel tel örerken etten Kim bilir kanımdaki kızıl nasıl yakuttan Kim bilir ki sırrımı muammalı ikrardan
Kim bilir kim omuzlar kim tutar tabutumu Kim bilir ki bendeki var olan sübutumu Kim bilir yüreğimde yaşayan mabudumu Kim bilir soluduğum nefesim yanan hardan
Kim bilir bu İHLASÎ durmadan O’na koşar Kim bilir sığmam kabre ceset kabirden taşar Kim bilir hangi ağaçta şu an salım yaşar Kim bilir hangi hızar biçer meşe çınardan...>>
Köle mi
Hele şu dünyanın çarkı devranı Mutlu mesut gibi düzülür durur Arsız yükü tutmuş yürür kervanı Doğru kaderine üzülür durur
Kimisi ağadır kimisi paşa Cahil Yaradan’la yarışır haşa Nicesi muhtaçtır bir kaşık aşa Gözlerinden yaşlar süzülür durur
Kimine felek de bindikçe biner Kimine değirmen döndükçe döner Sultan Süleyman’da yoktur bu hüner Kimisi bu çarkta ezilir durur
Garibana baştan kırmış kalemi Bazısı doymuyor versen âlemi İHLÂSÎ bir insan size köle mi Şecereme suçlar yazılır durur...>>
Köleyim Ben
Benliğimi yıktım attım bendimde Öleyim ben insanlığın yoluna İbret aldım hep aradım kendimde Çileyim ben insanlığın yoluna
Ateşlerde yaksanız da gücenmem Kem göz ile baksanız da gücenmem Bin bir derde soksanız da gücenmem Laleyim ben insanlığın yoluna
Dünya sizin bense benim fakirce Olmayacak hiçbir kinim fikirce Ölçemezsin boyum enim zikirce Hâleyim ben insanlığın yoluna
Kötülükle şerden uzak durarak Çıkmayacak kirden uzak durarak Adaletsiz yerden uzak durarak Kaleyim ben insanlığın yoluna
Eşe dosta selam olsun özümden Hak yoluna yaş dökülsün gözümden İHLÂSÎ'yim dönmem artık tezimden Köleyim ben insanlığın yoluna...>>
Körü Körüne
Bir zaman devranı sürersin amma Geçicidir kanma körü körüne Güzelin koynuna girersin amma Benimdir sanma ha körü körüne
Benliğine kanıp benim sansan da Sonunda terk eder canan da can da Baki değil imiş dünya insanda Varına aldanma körü körüne
Harun ile Karun mala takıldı Süleyman taht kurdu tahtı yıkıldı Havada uçanlar yere çakıldı Bu acıya banma körü körüne
Kimisi varlıkla şad oldu nice Kimisi yoksuldu tütmezdi baca Güvenme faydasız başında taca Boşuna bağlanma körü körüne
İHLÂSÎ der kaçar ağzının tadı Varlığın da vardır elbet miadı Bir sala okunur söylenir adı Mezarında yanma körü körüne...>>
Kötülük
Dostum dediğini koysan eleğe Salla hele üstte kaçı kalıyor Elenip dökülür hepsi dibine Bin tanede ancak üçü kalıyor
Zarar gelmez sana hakiki mertten Sırtını dönsen de vurmaz ki sırttan Yüzüne gülse de konuşur arttan Kafasını örtse kıçı kalıyor
Toplaşırlar iyi günde yemeye Dikkat etsen içindeki sem’eye Dil bile utanır adam demeye Dışı bozuk kinli içi kalıyor
Dene ister isen yüzüne bakma Senden kötü yoktur hazırdır tekme Fırsatçı kişinin derdini çekme İyiler gidiyor piçi kalıyor
Olmazsa başlarlar çamur atmaya Ne söylesen mecbur kalır yutmaya Erkek dersin sanki Ayşe Fatma’ya İnsanlık ölürken hiçi kalıyor
Her tecrübe doğar bir kötülükten Deneyen kazanır zar kötülükten BEKİR diyor uzak dur kötülükten Özde insanlığın tacı kalıyor...>>
Kucakladım Şu Koskoca Dünyayı
Kucakladım şu koskoca dünyayı Sardım sarmaladım özden içeri Gerdim hedefine tuttuğum yayı Baktım menziline gözden içeri
Bile bile bu canımı ezdirdim Gözlerimden kanlı yaşlar süzdürdüm Kuzu ile kurdu birlik gezdirdim Benim muhabbetim sözden içeri
Kimine kundağım kimine beşik Kimine gün oldum kimine ışık Kimine kapıyım kimine eşik Benliğimi yıktım bizden içeri
Aşkın ateşiyle yandım dağlandım Kaç badire geçtim kaç gez ağlandım İnsan oldum insanlığa bağlandım Ömrümün harmanı yazdan içeri
Bazen Ali gezdim bazen da veli Muhammet’tir tüm Âdem’in evveli İHLÂSÎ’yim gezdim yedi düveli Gani gani varlık azdan içeri...>>
Kul incitti Felek Ezdi
İnsan oldum bu dünyada Kul incitti felek ezdi Dert bağladım ada ada Kul incitti felek ezdi
Yorgun deli gönlüm yorgun Ruhum bedenime dargın Dost elinden yedim vurgun Kul incitti felek ezdi
Gülü tuttum diken battı Arkamızdan kaçı attı Güvendiğim dostum sattı Kul incitti felek ezdi
Adil oldum hakka uydum Kurt ile kuzuyu yaydım Her sureti adam saydım Kul incitti felek ezdi
Mihmandar oldum mihmana Sığdırmadılar cihana Aradılar hep bahane Kul incitti felek ezdi
İHLASÎ aktım duruldum Çeke çeke ben yoruldum Kaç kez sırtımdan vuruldum Kul incitti felek ezdi...>>
Bu bölümde toplam 350 adet Ozan İhlasi şiiri bulunmaktadır.
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
|